uzman klinik psikolog sabiha ışık 05333738123
sabihaisik@outlook.com
Kararsız İlişkiler, Kararsız bir ilişkiyi yönlendirmenin yolları:
22/02/2022 Kararsız İlişkiler Kararsızlıktan daha zor bir şey varsa
o da kararsız birisi ile uğraşmaktır. Ailede olsun, arkadaşlıkta olsun,
sevgililikte olsun… İnsanın ömründen ömür gider. Bir de flört aşamasındaysa bu
durum düşman başına. İlişkideyse saymıyorum bile. Danışmanlıklarımda çok sık
karşılaştığım bir konu bu. İletişim, yakınlaşma var ama adı yok. Ya da hepsi
bir var bir yok. İki gün iyi üçüncü gün kötü. Ayrılsak mı? Devam mı etsek? Sevgili
mi olsak? Arkadaş mı kalsak? Evlenmeli mi? Evlenmemeli mi? Bir kararsızlık. Bir
net olmama durumu. Böyle durumlarda ne yapılmalı? Aynı noktada nasıl buluşmalı?
Şimdi bunu anlatacağım. İlk yapmanız gereken elinizden geleni yapmanız,
ikincisi ise bunları yaparken kendi öz saygınızı yitirmemeniz. Şimdi başlayalım; Kararsız bir ilişkiyi
yönlendirmenin yolları: 1)Önce analiz et: İlk yapılması gereken karşı tarafı
tanımaktır. Bu kararsızlık sebebi nereden geliyor? Genel bir huy mu? Sana mı
numara yapıyor? Yoksa senden dolayı mı bu kararsızlık hali? İlk önce bunları
netleştirmek gerekiyor. Genel bir huysa mesela bu kararsızlık bunun üzerine
gidilebilir. Bunun sonucu da olabilir. Karar verme zorunluluğu hissettirilebilir
ve adım atması sağlanabilir. Rol yapıyorsa tehlikeli biridir. “Ya canım şimdi
bir elektriklenme oldu da tam olmadı, işte şu tatile çıksak bence daha net
anlayabilirim, ya da tam anlamadım bir sevişsek daha net oturacak sanki kafamda”
Bu karakter kararsız falan değil belli ki. Hatta baya bir kararlı seni kullanma
konusunda. Ya d sen mi kararsızlığa itiyorsun? Bir sıcak bir soğuk musun?
Olduğun gibi görünmüyor, göründüğün gibi olmuyor musun? Analiz edip ona göre
davranman lazım ki yanlış zamanda yanlış şeyler yapma. 2)Farkını ortaya koy: İnsan kararsızlığı yenmek adına aklında
hassas teraziler kurar. Ölçer, biçer, farkını çıkarır. Avantajlarını belirler
ve o karara bir adım daha yaklaştırır kendini. İşte bu yüzden farkınızı ortaya
koymalısınız. Mesela dışarıya çıkayım mı? Çıkmayayım mı? Kararsızlığında bir
insan düşünün. Arada kalmış. Ne yapar? Teraziyi kurar. Hava çok güzel, biraz
temiz hava alırım. Hem yürümek bana iyi gelir. Belki tanıdık dostlarımla
karşılaşırım. Günüm güzelleşir. Tüm avantajları çıkardı ve dışarı çıkma konusu
ağır bastı. İşte aynı mantık. Seninle birlikte olmak isteyen ya da olsam mı
kararsızlığındaki kişi senin tüm avantaj özelliklerini kafasında teraziye
koyacaktır. Bu da karar mekanizmasını tetikleyecektir. Senin pozitifliğin,
senin fikirlerin, senin kendine has yaşamın, senin çekiciliğin gibi hepsi o
terazide ağır basan taraf olacaktır. Şimdi oturup “ama bende bu saydıkların yok”
falan demeyin. Bu bahsettiklerim süpermarkete gidip alınacak şeyler değil. Hepsi
sizin içerinizde bir yerlerde saklı olan şeyler. Sen farkını ortaya koyarsan
kararsızı yola getirirsin. 3)Israrcı olma: En sık yapılan hatalardan birisi
ısrarcı olmaktır. Bu belirsizlik, kararsızlık hali can sıkıcıdır. Bir şeyler
yapmalıyım endişesi ile yanlış yapma ihtimaliniz çok fazla artıyor. Biraz daha
verici olayım, biraz daha seveyim derken bir yönetme çabası başlar ki kararsız
kişi daha da uzaklaşır. O kişiyi karara yönlendireyim derken daha da
gerilirsiniz. Özellikle neden işe yaramıyor diye. Siz çabalarken o kişinin
umursamaz tavrı sinirlerinizi altüst eder ve iş çığırından çıkar. Bu sefer de
laf sokmalar, sitem etmeler, suçlamalar başlar ve karşı taraf bunalır. Bu
tavırlar sizden daha da uzaklaşmasına sebep olur. Mesela görüşmek istiyorsun. Görüşürsek
arayı ısıtırım diyorsun. Teklifte bulunuyorsun. Konsere gider miyiz? Pek
havamda değilim. Tamam o zaman hava almaya çıkalım. Evde oturmak istiyorum. Eve
geleyim. Yalnız kalmak istiyorum. Tabi falanca arkadaşın çağırsa koşa koşa
gidersin ama. Biz olunca yalnız kalmak istiyorsun. Laf sokuldu, kapatıldı.
Hemen mesaj atılır. “Ya biz görüşmeyelim valla ben senin bu dengesiz
tavırlarından çok sıkıldım.” Dedin, oda “sen bilirsin.” Dedi. Şimdi bir
durulur. Bir şey yapması lazım. Gidiyor çünkü elden. Sinirli, gergin ama bir
ısrar olacak. Tamam son bir şans sana yarın kahvaltıya gidelim. Yapmayın işte.
Israrcı olmayın. Hem cepte gözükme, hem itici durma. Sakinliği korumak çok
önemli. 4)Geri çekil: Israr etmedik peki ne yapacağız?
Sakin olacağız. Sen iyice analiz ettin sonuçta. Farkını ortaya koydun.
Artılarını gösterdin. Şimdi geri çekilme zamanı. Geri çekilip gözlemleme
zamanı. Ve hatta geri çekilip kendi hayatını renklendirme, geliştirme ve
sosyalleştirme zamanı. Çünkü en çok burada rüzgar tersine döner. En çok burada
bazı şeyler akla gelir. Geri çekilip hayatına odaklandığında şu olur. Onun
hayatına dahil olmak istediğin değil, onu hayatına dahil etmeye çalıştığını
göstermiş olursun. İkisinin arasında çok ciddi fark var. Böylece bağımlı,
beklentilerle dolu, istediği olmadığı için huysuzlanan çocuk görüntüsünden
çıkmış olursun. Geri çekilmek deyince neyi anlayacağız? Israrcı olmamayı,
üstüne gitmemeyi, talepkar olmamayı, sitemkar olmamayı göstermektir geri
çekilmek. Geri çekilmek bu işin anahtarı. Ama bakın şu değil; geri çekildin mi?
Evet çekildim. Bir de mesaj attım ben geri çekiliyorum. Bundan sonra sen
yazmadan benden tek kelime görmeyeceksin. Dedin ya artık geri çekilmesen de
olur. 5)Sabırlı ol: Tamam geri çekildin. Kaç gün oldu
tepkisizliğin. İki gün. E neden bu kadar az. Geçen gün dayanamadım, mesaj
attım. “Oh iyisin tabi ben yazmıyorum bak sen keyfine dedim.”. Ama sonrasında
daha yazmadım bir şey. Yapma işte bunu. Ya da geri çekildim. Ama her fotoğraf
paylaştığında bir alev yolluyorum. O da olur o kadar yani bir alev de
atamayacaksak ne anlamı var ki? Yapma işte. Sabırlı ol. Bir tepkidir sonuçta
geri çekilmek. Sen her adımınla o duruşu bozuyorsun. Yapmak istediklerini
sekteye uğratıyorsun. En önemlisi de süreci sıfırlıyorsun. Sabırlı olmazsan hiçbir
anlamı yok. 6)Tripli olma, kendini
güzel ifade et:
Kadın olsun, erkek olsun fark etmez. Geri çekilmeden sonra genelde karşı taraf
iletişime geçer. Yani gerçekten değeriniz var ise onun gözünde eninde sonunda
geçer. Geçmeli. Bu tarz durumlarda en sık yapılan hata hortlar. Kaç gündür
aklınız neredeydi? Bir davet gelir mesela “yok canım ya ben almayayım, sen git
o eklediğin kişilerle görüş”. Ne yaptın görüşmeyeli? Ya bırak Allah aşkına merak
etmiş havalarını, merak eden arardı, sorardı”. Hiç ama hiç gerek yok. O an çok
sinirli de olabilirsiniz, soğumuş da olabilirsiniz, o an şöyle ağız dolusu bir
küfür etmek isteye de bilirsin. Ya da tam tersi mutluluktan havalara uçup evet
evlenirim seninle heyecanına da kapılabilirsin. Her ne duygudaysan sakin olmalı
ve duruşu bozmamalısın. Trip ya da heyecana girmeden sıradan bir iletişim ile
kendini güzel ifade etmelisin. Davet mi geldi. Reddetmemelisin. Ama koşa koşa
da gitmemelisin. Bu çok önemli bakın. Standart bir iletişim miydi? Hal hatır mı
sordu? Aynı şekilde karşılık vermelisin. İletişim aranızdaki ilişkiye mi geldi?
İşte o zaman da kendini ifade etmelisin. Net cümlelerle. Kısa cümlelerle. Tripsiz
cümlelerle. “Senin bu kararsızlığın beni de kararsızlığa itiyor. Belirsizlik
benim de odaklanmamı engelliyor. Net olmamak duygularımın bulanmasına neden
oluyor. Sana çok değer veriyorum ama yaptıkların benim yaşam tarzımla bir türlü
uyuşmuyor. Yani senin etkilerin bende nötr tepkilere dönüşüyor.” Gibi medeni
net kısa bir iletişim. Özellikle de yapılan hamlelerden sonra kararsız insanın
karar mekanizmalarını o an olmasa da eninde sonunda devreye sokuyor. Onu kaybetme korkusuyla aman belirsiz
de olsa yazabiliyorum, kararsız da olsa arada bir görebiliyorum düşüncesi yani
azla da yetinebiliyorum düşüncesi bu tarz hamleler yapmayı hep engeller. Çünkü
bu hamleler ile kaybedilirse sonra çok daha üzüleceği düşünülür. Yaşadığınız
ilişkiler aslında sizin kendinize biçtiğiniz rollerdir. Siz başrol olmak
isteyip figüranlığa razı gelirseniz zamanınızı, sizin elinizden tutup başrole
almasını beklemekle geçirirsiniz. Hayatınız için yani kendiniz için bir şeyler
yapın. Bazı korkularınızı yenin. Ondan sonra harekete geçin. Hayatınızdaki
değişiklikleri çok net gözlemleyeceksiniz. Klinik Psikolog Sabiha
IŞIK |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Antisosyal Kişilik Bozukluğu - 28/06/2022 |
Sosyopati ya da psikopati olarak da adlandırılan antisosyal kişilik bozukluğu genel anlamda diğer kişilerin haklarına karşı umursamazlık ve ihlal halidir. Çocukluk veya ilk ergenlik çağında başlayıp yetişkinlik çağında da devam eder. Hilekarlık ve |
Terk Edilme ve Ayrılık Korkusu - 24/06/2022 |
Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin’ e benzer aşıkların reddedilme ve terkedilme öyküleri mitolojde yoğun bir şekilde karşımıza çıkıyor. Bütün hayatını sevgiliye adayan erkek ve kadın mitleri ile doludur masallar ve efsaneler. Analitik psikolojinin |
Göç’ün Psikolojisi ve Sosyolojisi - 21/06/2022 |
Uluslararası göç; bir ülkeden bir ülkeye belirli bir süre yaşamak için taşınmak olarak adlandırabiliriz. Göç konusunu sebeplerine göre ayıracak olursak eğer; 1) ekonomik göç yani iş için göç edenler: Eskiden Avrupa mavi yakalı göçmen ararken |
Bağlanma türleri ve insan ilişkilerine etkisi - 17/06/2022 |
Bağlanma; çocukların küçük yaşta anne veya bakım veren diğer kişi ile kurduğu bağdır. Bebekler küçük yaşlarda bakım veren kişinin ya da annenin her zaman ihtiyaçlarına cevap verebileceğini, güvenli olarak bir psikolojik yapı geliştirdiklerinde onlar |
Çocuklarda davranış bozuklukları ve çalma davranışı - 14/06/2022 |
Bir davranışı problem olarak değerlendirmenin belli objektif ölçüleri vardır. Davranışın değerlendirilmesi sırasında |
Otizm nedir? - 10/06/2022 |
Otistik çocukları üç konuda sıkıntı yaşarlar; sözel iletişim, duygusal ve sosyal alan, davranışsal konular. Çocuğunuzda bunlardan tamamı olmasa da bir kısmını gözlemliyorsanız bir uzmana başvurmanız çok önemli |
Kardeşler arası yaş farkı ne kadar olmalıdır? - 07/06/2022 |
En sık sorulan sorulardan biri ne zaman ikinci çocuğu yapmalıyım? Kardeşler arası yaş farkı ideali kaç olmalıdır? Bu yazımda bunlara detaylıca değineceğim. Yaş farkına karar verirken değerlendirilecek konular; anne baba, anne baba |
Çocuklarda konuşma geriliği, konuşma gecikmesi - 03/06/2022 |
Konuşma bir öğrenme ve iletişim biçimidir. Bebekler etrafındaki olayları gözlemleyerek, cisimlerin isimlerini duyarak zamanla konuşmaya başlarlar. Çocuk beyni ilk üç yaş içerisinde öğrenme ve taklit etmeye çok açıktır. Çok kolay öğrenir ve taklit e |
Çocuklara “Hayır”ı Öğretmek, Çocuklara Hayır Diyebilmek - 31/05/2022 |
Ne zaman çocuklara “hayır” diyoruz? Ne zaman “dur” diyoruz? Acaba bu hayır’lar bizim hayır’larımız mı yoksa olması gereken hayır’lar mı? Çocukların cezalandırılmaları ile ilgili süreçlerde bazen hayır diyerek, ses tonumuzu da arttırarak yapmaması g |
Devamı |